Prof. Dr. Hasan Doğan İle “Osmanlı’nın Son Döneminde Çalışma İlişkileri Ve Çalışan Hakları” Üzerine Söyleşi

18 Ağustos 2025, Pazartesi

Prof. Dr. Hasan Doğan İle “Osmanlı’nın Son Döneminde Çalışma İlişkileri Ve Çalışan Hakları” Üzerine Söyleşi


Eyüp Beyhan: Osmanlı Devleti’nin son döneminde modern anlamda çalışma ilişkileri, iş hukuku ve emek hareketleri dikkat çekici bir dönüşüm geçirmiştir. Bu dönüşümü anlamak, yalnızca tarihsel bir ilgi değil, aynı zamanda günümüz çalışma hukuku ve sosyal politika yapıcıları için de önemli bir perspektif sunar. Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanan ve Prof. Dr. Hasan Doğan hocamız tarafından kaleme alınan “Osmanlı Devleti'nin Son Döneminde Çalışma İlişkileri ve Çalışan Hakları” adlı eser, bu ihtiyacı karşılamak üzere kapsamlı bir akademik araştırma olarak okuyucuyla buluşmuştur. Dört bölümden oluşan eserde; İslam hukukunda işçi haklarından başlayarak, 20. yüzyıla kadar Osmanlı’daki düzenlemeler, son dönem çalışma politikaları ve nihayetinde işçilerin hak arama yolları detaylı biçimde ele alınmaktadır. Bu değerli çalışmanın yazarı Prof. Dr. Hasan Doğan Hocamız ile hem kitabı hem de Osmanlı’nın çalışma hukuku perspektifini konuştuk.

Eyüp Beyhan: Sayın Hocam, “Osmanlı Devleti'nin Son Döneminde Çalışma İlişkileri ve Çalışan Hakları” adlı kitabınız, çalışma hayatının tüm paydaşları ve akademiyanın ilgili bölümleri açısından bu tür tarihsel çalışmaların son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Siz nasıl değerlendirirsiniz?

Prof. Dr. Hasan Doğan: Aynı fikirdeyim. Çalışma hayatı sadece işçi ve işverenden ibaret değildir; devlet, sendikalar, yargı organları ve akademik çevreler gibi birçok farklı aktör bu alanın doğal paydaşıdır. Bu nedenle, tarihsel bir perspektifle yapılan her çalışma, mevcut politikaların ve düzenlemelerin neye dayandığını anlamamıza yardımcı olur. Geçmişin bilgi ve tecrübeleri geleceğe yön verecek aklî bir zemin sunar. Akademi içinde hem tarih hem hukuk hem de sosyoloji açısından kıymetli bir araştırma alanıdır. Çünkü sadece tarihsel bir olgu olarak değil, aynı zamanda hukuki dönüşüm süreçleri, toplumsal yapıdaki değişim ve sınıf oluşumu gibi çok çeşitli süreçleri içermektedir.

Eyüp Beyhan: Kitabınızın ilk bölümü İslam hukukunda işçi haklarına ayrılmış. Bu tercihinizin sebebi nedir? Bu dönemde işçi-emek ilişkileri hangi temel ilkeler üzerine kurulmuştur?

Prof. Dr. Hasan Doğan: Osmanlı toplumu, hukuki ve sosyal yapısını büyük oranda İslam hukukuna dayandırdığı için bu temelden başlamak bir zorunluluktu. İslam hukukunda işçi ile işveren arasındaki ilişki, “icâre-i amel” yani emek kiralama akdi üzerinden şekillenmiştir. Bu akit, işçinin ücretini peşin alma hakkı, iş güvenliği, işin kapsamının belirlenmesi gibi hükümler içerir. Hz. Peygamber’in (SAV) “İşçinin ücretini alın teri kurumadan veriniz” hadisi de bu konudaki temel ahlâki ve hukuki ilkeyi özetlemektedir. Osmanlı’da bu benzer ilkeler uzun süre uygulamada belirleyici olmuştur. Medeniyet birikimimiz içerisinde emek sadece ekonomik bir terim değil aynı zamanda ahlâki bir emanettir.

Eyüp Beyhan: Peki bu dönemde emek kavramı modern anlamda anlaşılıyor muydu?

Prof. Dr. Hasan Doğan: Hayır, bugünkü anlamıyla sınıfsal bir işçi kitlesinden bahsemedeyiz. Daha çok zanaatkârlar, gündelikçiler, tarım işçileri ve lonca mensupları vardı. Ancak her biri için İslam hukukunun belirlediği ahlâki, hukuki sözleşmeye dayalı kurallar uygulanmaktaydı. İslam hukuk sisteminde emek, iş, işçi, kazanç gibi çalışma hayatının temel konuları oldukça önemli bir yere sahiptir. Hukuk kaideleri, resmi ve özel kanunnamelerle düzenlendiğini söylemek mümkündür.

Eyüp Beyhan: Kitabınızın ikinci bölümü XIX. yüzyıl ve öncesi Osmanlı Devletinde çalışan hakları düzenlemelerine odaklanıyor. Bu dönemde devletin iş gücüne yönelik yaklaşımı nasıldı?

Prof. Dr. Hasan Doğan: Bu dönemde Osmanlı devleti, iş gücünü daha çok kamu düzeni, üretim ve vergi disiplini üzerinden değerlendirmiştir. Lonca sistemi, esnaf teşkilatları ve Ahilik geleneği işçi-işveren ilişkisini düzenleyen  önemli yapılar olmuş, ancak bireysel haklardan çok, toplumsal denge öncelik kazanmıştır. Tanzimat ile birlikte devlet işçiler lehine daha sistematik düzenlemelere yönelmiştir.

Eyüp Beyhan: Hocam, bu dönemde çalışma süreleri, ücretler ya da sosyal haklarla ilgili yasal düzenlemeler yapılmış mıydı?

Prof. Dr. Hasan Doğan: Evet, özellikle Tanzimat sonrası yayımlanan Nizamnameler dikkat çekicidir. Mesela 1865 tarihli Maadin Nizamnamesi madenlerde çalışan işçilerin ücretlerini, çalışma saatlerini ve iş güvenliğini düzenleyen ilk metinlerdendir. Yine 1890’larda yayınlanan bazı düzenlemeler çocuk işçiliği ve kadın emeği konularında ilk adımları içerir.

Eyüp Beyhan: 1908 sonrası Osmanlı’da çalışma hayatında ciddi değişimlerin olduğu biliniyor. Sizce bu dönemin en önemli kırılma noktaları nelerdir?

Prof. Dr. Hasan Doğan: II. Meşrutiyet’in ilanı, anayasal hakların genişlemesi ve siyasal özgürlüklerin artması çalışma hayatını doğrudan etkilemiştir. İşçiler sendika benzeri örgütlenmelere gitmiş, grev hakkı kamuoyunun gündemine girmiştir. 1909 tarihli Grev Kanunu, Osmanlı’da bu anlamda bir ilktir ve işçi hareketlerinin devlet nezdinde tanındığını ve toplumsal gerçeklik olarak kabul edildiğini göstermesi açısından önemlidir.

Eyüp Beyhan: Bu dönemde devlet işçileri sadece üretim birimi olarak mı görüyordu, yoksa sosyal haklar anlamında bir gelişme oldu mu?

Prof. Dr. Hasan Doğan: Devlet, artan toplumsal talepler karşısında işçileri sosyal bir aktör olarak da görmeye başladı. Ancak bu süreç oldukça sancılıydı. Grevler, özellikle liman, demiryolu ve maden işçilerinin eylemleri, devletin iş hukuku alanında daha hızlı adım atmasına yol açtı. 1910’lu yıllarda çıkarılan düzenlemelerle birlikte, Osmanlı Devleti işçi sınıfını hukuken tanıyan ve çalışma ilişkilerini belirli çerçevelere oturtmaya başlamış; böylece işçilerin hukuki statüsü önceki dönemlere kıyasla daha belirgin hale gelmiştir.

Eyüp Beyhan: Osmanlı’da işçilerle işverenler arasında çıkan uyuşmazlıklar nasıl çözülüyordu?

Prof. Dr. Hasan Doğan: Osmanlı’da işçi-işveren uyuşmazlıkları genellikle geleneksel arabuluculuk, kadı kararları ve bir takım hukuki düzenlemelerle çözümlenmeye çalışılmıştır. Uyuşmazlıkların çözümünde Şer’i Mahkemeler ön plandadır. Özellikle “icâre-i amel” akdine dair ihtilaflarda kadıların verdiği kararlar belirleyiciydi. Bunun yanında 19. yüzyıldan itibaren Meclis-i Ticaret gibi hukuk kurumları devreye girmiştir. Ayrıca belediye meclisleri ya da esnaf loncaları içinde oluşturulan hakem kurulları, yerel çözüm yolları üretmiştir.

Eyüp Beyhan: Bu dönem uygulamalarının günümüz iş hukukuna katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?

Prof. Dr. Hasan Doğan: Elbette. Devletler deneyimleri ve tarihleriyle düşünen varlıklardır. Bugün hâlâ tartıştığımız konuların çoğunun Osmanlı’da ilk kez tecrübe edildiği söylenebilir. Grev hakkı, iş güvencesi, çalışma süresi, çocuk işçiliği gibi meselelerin Osmanlı’daki ilk örneklerini görmek, bize tarihsel bir derinlik kazandırır. Bu sayede iş hukuku tarihimize daha bilinçli ve bütüncül bir bakış geliştirebiliriz.

Eyüp Beyhan: Osmanlı hukuk sisteminde, özellikle son dönemlerde, çalışan işçileri doğrudan ilgilendiren hangi temel düzenlemeler vardı?

Prof. Dr. Hasan Doğan: Osmanlı hukuk sisteminde çalışan işçileri ilgilendiren düzenlemeler, genellikle örfi hukuk ile şer’i hukukun birlikte uygulandığı bir çerçevede şekillenmiştir. Ancak özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren modernleşme hareketleriyle birlikte çalışma hayatına dair daha somut, yazılı düzenlemeler yapılmıştır. En dikkat çekenlerden biri, 1865 tarihli Dilaver Paşa Nizamnamesi’dir. Bu düzenleme özellikle maden işçileri için çalışma saatlerini, ücret ödemelerini, iş güvenliği şartlarını ve dinlenme haklarını belirleyen ilk yasal metinlerden biridir.

Ayrıca, Umum Maden Nizamnamesi, Tersane Amele Nizamnamesi gibi özel sektör bazlı düzenlemeler de hayata geçirilmiştir. Bunların dışında, Seyr-i Sefain Talimatnamesi, Ziraat Bankası Talimatnamesi gibi kamu kurumlarında çalışanlar için iş disiplini, mesai saatleri ve ücret gibi konularda hukuki zemin oluşturulmuştur. Bütün bu düzenlemeler hem işçilerin haklarını tanıyan hem de devletin iş gücünü etkin bir şekilde denetlemesini sağlayan metinlerdir. Yapılan bu çalışmalar, dönemin sosyoekonomik ve siyasal koşulları dikkate alındığında önemli gelişmeler olarak değerlendirilmelidir.

Eyüp Beyhan: Kitabınızda Tanzimat’tan itibaren çıkarılan düzenlemeler ve II. Meşrutiyet Dönemi’ndeki gelişmeleri, modern iş hukukunun temellerini oluşturan adımlar olarak ifade ettiniz. Bu düzenlemelerin Osmanlı çalışma hayatında yarattığı dönüşümü nasıl yorumluyorsunuz?

Prof. Dr. Hasan Doğan: Tanzimat’tan itibaren çıkarılan Maden Nizamnameleri, Tersane Amele Talimatnameleri, Maaş Nizamnameleri gibi birçok düzenleme, devletin çalışma hayatını sistematik hale getirme çabasını gösterir. Bu düzenlemelerde dikkat çeken en önemli hususlar; ücretlerin düzenli ödenmesi, çalışma saatlerinin sınırlandırılması, iş kazalarına karşı bazı güvenlik önlemlerinin alınması ve işçi sağlığıyla ilgili yükümlülüklerin belirlenmesidir.

1. Meşrutiyet’le birlikte ise anayasal yönetim anlayışıyla beraber birey haklarının daha fazla ön plana çıktığını görüyoruz. İşçilerin örgütlenme eğilimleri, sendikal faaliyetlerin başlangıcı ve grev girişimlerinin artması bu dönemin karakteristik özellikleri arasında yer alır. Bu düzenlemeler, modern iş hukukunun temellerini atan önemli adımlar olarak değerlendirebiliriz.

Eyüp Beyhan: Hocam, bu eserinizde dikkatimi çeken diğer bir konu ise çalışma hayatına dair bazı temel kavramlara yer vermeniz oldu. “İş”, “emek”, “çalışma”, “grev” “sendika” “örgütlenme” “ücret” gibi kavramları tarihsel bağlamda açıklamanız oldukça anlamlıydı. Bu kavramları özellikle İslam hukuku ve Osmanlı uygulamaları açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Prof. Dr. Hasan Doğan: Evet, bu kavramlar hem hukuki hem de sosyolojik açıdan çok önemlidir. “İş” ve “emek” kavramları İslam hukukunda ibadetle iç içe değerlendirilmiştir. Osmanlı uygulamasında ise “hizmet” kavramı sadece ücret karşılığı yapılan işi değil, topluma ve devlete katkıyı da içeren bir anlam taşır. Bu kavramların anlamı zamanla değişse de özünde insanın üretme kapasitesi, toplumsal ilişkileri ve adalet arayışıyla yakından ilişkilidir. Bu kavramlar, yalnızca ekonomik yapıları değil, aynı zamanda hukuki normları, siyasal mücadeleleri ve kolektif kimlikleri de şekillendiren temel eksenler arasında yer alır.

Eyüp Beyhan: Eserinizde dikkatimi çeken bir diğer husus da kapsamlı bir belge incelemesi yapmış olmanız. Kitapta birçok belgenin orijinaline yer vermişsiniz. Bu, ciddi bir arşiv taramasını da beraberinde getiriyor olmalı. Bu süreç nasıl ilerledi?

Prof. Dr. Hasan Doğan: Evet. Başta Osmanlı Arşivi olmak üzere, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı’ndaki Osmanlı Belgeleri ve çeşitli şer’iye sicilleri gibi kaynaklardan yoğun şekilde yararlandım. Belgelerin dili, terminolojisi ve dönemin idari yapısı göz önüne alındığında, ciddi bir tasnif ve analiz süreci oldu. Bu belgeler hem dönemin ruhunu hem de hukuki düzenlemeleri doğrudan yansıttığı için çalışmanın akademik güvenilirliğini katkı sağladığını düşünüyorum.

Eyüp Beyhan: Kıymetli Hocam, sorularımıza verdiğiniz değerli yanıtlar için Çalışma Hayatı Bülteni adına teşekkür ediyorum. “Osmanlı Devleti'nin Son Döneminde Çalışma İlişkileri ve Çalışan Hakları” adlı eseriniz, yalnızca Osmanlı’nın son dönemini anlamak açısından değil, aynı zamanda Türkiye’deki iş hukukunun tarihsel temellerini kavramak açısından da çok kıymetli bir başvuru kaynağı. Çalışmanızın hem akademik dünyaya hem de çalışma hayatının tüm aktörlerine ışık tutacağına inanıyoruz. Tekrar Teşekkür eder, başarılarınızın devamını dilerim.

Prof. Dr. Hasan Doğan: Ben teşekkür ederim. Bu tür çalışmaların, sadece akademik çevrelere değil, çalışma hayatının tüm paydaşlarına ve uygulayıcılara da katkı sunmasını diliyorum. Çalışma hayatının geçmişini doğru anlamak, bugün yaşadığımız sorunları daha sağlıklı değerlendirmemize yardımcı olacak, aynı zamanda daha adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir politikaların geliştirilmesine zemin hazırlayacaktır.

Kitap Özeti: Prof. Dr. Hasan Doğan’ın “Osmanlı Devleti’nin Son Döneminde Çalışma İlişkileri ve Çalışan Hakları” adlı eseri, Türk Tarih Kurumu Yayınları tarafından yayımlanmış olup 313 sayfadan oluşmaktadır. Akademik titizlikle kaleme alınan bu çalışma, Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında işçi haklarının, çalışma ilişkilerinin ve devletin emek politikalarının tarihsel gelişimini hem hukukî hem de sosyo-ekonomik bağlamda çok yönlü biçimde ele almaktadır.

Kitap, dört bölümden oluşan kapsamlı bir yapıya sahiptir. Birinci bölümde, İslam hukukunda işçi ve işveren ilişkilerinin teorik çerçevesi incelenmekte; klasik fıkıh kaynaklarında yer alan işçi haklarının hukuki ve ahlaki temelleri ortaya konmaktadır. İkinci bölümde, Osmanlı Devleti’nde modernleşme öncesi döneme kadar çalışma ilişkilerinin gelişimi ayrıntılı biçimde ele alınmakta; lonca teşkilatları, esnaf sistemi ve devletin işgücü üzerindeki düzenleyici rolü değerlendirilmektedir. Üçüncü bölüm, imparatorluğun son yüzyılına odaklanmakta; sanayileşmeyle birlikte ortaya çıkan işçi sınıfı, çalışma koşulları, işçi hareketleri ve devletin bu süreçte aldığı tedbirler tarihsel belgeler ışığında analiz edilmektedir. Dördüncü ve son bölümde ise Osmanlı’da çalışanların hak arama yolları, yargısal süreçler ve özellikle de grev hakkı üzerinde durulmakta; bu bağlamda 1909 tarihli Ta’tîl-i Eşgâl Kanunu ayrıntılı biçimde değerlendirilmektedir.

Eserin dikkat çeken yönü, yalnızca tarihsel bir betimleme sunmakla kalmayıp, aynı zamanda hukukî düzenlemeler, arşiv belgeleri, dönemin resmi raporları ve yasal metinlerini sistematik biçimde inceleyerek derinlemesine bir analiz gerçekleştirmesidir. Bu yönüyle Doğan’ın çalışması, Osmanlı’nın son dönemindeki emek ilişkilerini anlamakla kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’de iş hukuku tarihinin ve sosyal hakların kökenlerini de görünür kılmaktadır.

Sonuç itibarıyla, Prof. Dr. Hasan Doğan’ın bu eseri; emek tarihi, hukuk tarihi ve Osmanlı modernleşmesi üzerine çalışan araştırmacılar için güvenilir bir başvuru kaynağı olmasının yanı sıra, Osmanlı Devleti’nin son döneminde işçi-işveren ilişkilerinin ve çalışan haklarının nasıl bir dönüşüm geçirdiğini anlamak bakımından da akademik literatürde önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

KAYNAK: Çalışma Hayatı e-Bülteni (16. Sayısı)

Sizlere daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerezlere yer veriyoruz.   Daha fazla bilgi için linke tıklayarak Çerez Politikamıza ulaşabilirsiniz.